Geçtiğimiz günlerde İstanbul'da olan Brezilyalı caz pianisti ve şarkıcısı, besteci Tania Maria Açık Dergi'nin de konuğuydu. Açık Dergi'den Volkan Balkan ile söyleşti.
Volkan Balkan: İlk yıllarınızla başlayalım. Biyografinizden öğrendiğime göre siz 13 yaşındayken müzisyen olan babanız sayesinde profesyonel müzisyenlerle çalma fırsatı bulmuşsunuz. Bize biraz o yıllardan ve kimlerden etkilendiğinizden bahseder misiniz?
Tania Maria: 13 yaşındayken aklınız çok başınızda değildir, ya da müzisyen olacağınızı düşünmezsiniz.Müzik benim için çok doğal bir şeydi. Çok iyi müzisyenlerle çalıyorum ya da çok sıra dışı bir şey yapıyorum gibi şeyler düşünmüyordum. Benim için çok doğal bir süreçti. Ben insanların dans etmesi ve dinlemeleri için müzik yapıyordum. Bunun dışında tabii bir de okula gidiyordum ki bu benim için müzikten daha önemliydi. Başka hayallerim vardı, avukat olmak ya da onun gibi bir şeyler... Müzik ise benim için bir hobiydi. Fakat zamanla çok hoşuma gitmeye başladı çünkü çok ilginçti, iyi müzisyenlerle çalıyordum. Ama çocukluğumu pek yaşayamadım.Piyanonun başında olacağıma dışarıya çıkıp çocuklarla oynamayı isterdim. Ama tabii bu yine de iyi bir başlangıçtı.
VB: Ben cazı bir tohum ya da bir çiçek gibi görüyorum.Her yerde farklı açıyor ya da gelişiyor. Kuzey Avrupa'da, Batı Avrupa'da, Türkiye'de ve tabii Güney Amerika'da. Sizce Brezilya'da nasıl yetişiyor.
TM: Caz benim için özgürlük demek, dışa vurmanın özgürlüğü. Yaptığım şeyin ne olduğunu ya da caz olup olmadığını analiz edecek zamanım olmadı. Çalarken her zaman özgür hissettim. Günler geçtikçe, sıradan bir parçayı alıp evirip çevirmekten çok hoşlanır hale geldim. Farklı renkler, yenilikler, farklı armoniler... Bu benim için özgürlüktü,yaratıcılıktı. Cazda benim için en önemli şey yaratacağınız şeyi baştan tasarlayamayışınız. Her şey, çaldığınız anda ortaya çıkmalı. Bazen iyi bir şeyler ortaya çıkar bazen de o kadar iyi olmaz. Ama o an çok önemlidir. Yaşam için de aynı şey geçerli. Hayattaki en güzel zamanlar, yakaladığınız o güzel anlardır ve caz bana yaşamdaki o güzel anları anımsatıyor.
VB: Özgürlükten bahsetmişken, 2002'de Brezilya'da Dünya Sosyal Forumu gerçekleştirildi ve insanlar başka bir dünyanın mümkün olduğunu haykırdılar. Bunlar sizin müziğinize de yansıyor mu ve dünya gidişatı hakkında neler düşünüyorsunuz?
TM: Bu çok derin bir soru. Brezilya'dan ayrıldığımdan beri orada neler olup bitiğini tarif etmek benim için çok zor. Bilemiyorum. Bildiğim şu ki; sosyo-ekonomik zorluklar var. Sadece Brezilya'da değil, her yerde. Pek devrimci insanlar değiliz. Bizim en büyük devrimimiz karnavalımız. Karnaval süresince, samba okullarıyla ve müzikle söylemek istediklerimizi söylüyoruz. Özgürlük, Brezilya için çok taze bir olgu çünkü bildiğiniz gibi 20 yılı aşkın bir süre diktatörlükle yönetildik. Şimdi özgürlüğümüz var, şimdi demokrasi var ama nasıl kullanacağımızı bildiğimizi sanmıyorum.
VB: Bunu biraz açalım mı?
TM. Özgürlükten yararlanmanız için disiplin sahibi olmanız gerekir ki bu bizde yok. Eğer fakirseniz, sadece kendinizden başkalarını düşünmek çok zordur. Gelişmek istiyorsanız, birliktelik ve karşılıklı saygı gerekir. Sorun sadece sizin sorununuz değildir herkesin sorunudur. Brezilya çok büyük bir ülke. Rio de Janerio'da olan bir şey Amazonlar'da olmuyor mesela. Yani birlik olmak çok zor. Yaşamdaki en önemli şey temel ihtiyaçlardır. Güneyde insanların ihtiyacı olan şeylere kuzeydekilerin ihtiyacı yok. Farklı iklimlere, farklı ihtiyaçlara ve farklı düşünce yapılarına sahipler. Her şey farklı.Brezilya üç farklı etnik gruptan oluşuyor. Siyahız, yerliyiz, Avrupalıyız. Bunları bir araya koyun çok güzel sonuç verir, ama gerçekten bir araya koyun...
VB: Tekrar müziğe dönelim. Japonya-Brezilya ortak çalışması diyebileceğimiz iki ilginç albüm dinledim. Biri Yo-Yo Ma'nın Brezilya'lı bestecilerin kompozisyonlarını çaldığı Obrigado Brazil; diğeri de Ryuichi Sakamato'nun Jacques ve Paula Morelenbaum'la kaydettiği Casa albümü. Bunun gibi ortak çalışmalar hakkında neler düşünüyorsunuz ve sizin böyle bir projeniz var mı?
TM. Bence Yo Yo Ma, dünyada sahip olduğumuz en iyi çellist. İlgilendiği ya da odaklandığı müzik sadece Brezilya ile sınırlı değil,o kalbinde yer eden tüm müzik türleriyle ilgili. Müzikte işbirliği ilginçtir ama çok şey kazandırdığını sanmıyorum.Yo Yo için iyidir, bizim için iyi olduğundan emin değilim ama onun için gerçekten iyidir.
VB: Son olarak size Açık Radyo'dan bahsetmek istiyorum.Ücretsiz yayın yapmamıza rağmen 2000'in üzerinde dinleyicimiz para vererek programlarımızı destekliyorlar. Bağımsız,dinleyicisiyle ayakta duran bir model yaratmaya çalışıyoruz. Sizin de bu modelle ilgili görüşleriniz neler?
TM. Çok akıllıca olduğunu düşünüyorum. Bence özgür olmanın yolu da bu yani büyük şirketlere bağlı olmamak. Çünkü onlar bunu kölelik gibi kullanıyorlar. İnsanları köle pozisyonuna sokuyorlar. "Şunları yapacaksınız çünkü bunun için size ödeme yaptık.Bizim ideolojimiz yada tavrımız bu" diye size ne yapmanız gerektiğini söyleyecek büyük şirketlere bağlı olmadığınızda bir bedel de, özgür olmanın bedeli oldukça büyük, ama ben bu bedeli ödüyorum ve sizin de ödediğinizi düşünüyorum. Bu tür insanların, kuruluşların belki diğerlerinin olduğu kadar tanıtımı ya da reklamı olmuyor ama bence biz daha rahat uyuyabiliyoruz.